24 Eylül 2012 Pazartesi

23.06.12 rimini-bologna-venedik 165 km

bugün bologna üzerinden venedik yolcusuyuz...neden bologna üzerinden gidiyoruz çünkü orda ducati fabrikası ve müzesi var :)



                                           tataaaammm geldik bile..





                                müze'ye giriyoruz..ama malesef fabrika'yı gezemedik yasakmış...





                                  oleyyy biz de ducati istanbul etiketimizi yapıştırıcaz :)


                              bu görevi en büyüğümüz olarak aydın abi yerine getiriyor :)


                                                                    alkışlaaaaarrrr!!

 

                                                                   bisikletten motora..
 
 
 
 

                                         müzede bir sürü bir sürü çizim, bir sürü motor parçası vardı..

 
bu hoşuma gitti
 

                                    anı defterine imzamızı atarak kendimizden bir iz bırakıyoruz..

müze çıkışı hemen yakınıdaki satış kısmına giderek bir şeyler bakıyoruz ancak daha önce de yakındığım gibi ducati'nin memleketinde pek de istediğimiz şeyleri bulamıyoruz..yani ufak tefek stickerlar pinler gibi şeyler..

ve şimdi istikamet venedik..

venedik

dolu-yağmur karışımı bir yağışa yakalanıyoruz ve bir köprü altında durmasını bekliyoruz..


                                                     çok rüzgar vardı üşüdük yahu..



                                            otele vardığımızda oldukça ıslanmış haldeydik..


                yeşillikler içerisindeki otelimiz çok şık gezimiz boyunca kaldığımız en konforlu otel..


                                                                  park hotel junior

venedik'in içerisindeki oteller pahalı olduğu için biz yaklaşık 20 km uzağındaki Quarto d'altino'da kalıyoruz ve venedik'e trenle geçiyoruz..



                                        tren garından çıktığımızda bizi karşılayan manzara..

 
şehrin merkezi 6 adadan oluşuyor ve ve her adadan geçen onlarca irili ufaklı kanal var..
 

                                    suyun üzerine kurulmuş fantastik bir şehir..gerçek değil gibi..


                                                             aydın abi ve venedik

     
                                                           anıl, nehir ve venedik..

 
ben ve venedik-kesin annemle konuşuyorum :)-
 

                                                                   akın ve venedik :)

 


 
mimari şahane..
 

                                                                    yollar daracık..

 
ben ve tabii ki şehre özgü notlarım :)
 
 
a bu arada bu daracık sokaklardan san marco meydanına doğru yürüyoruz..
 
 
kanallar, köprüler geçiyoruz..
 
 
vivaldi,casanova ve marco polo venedik'te yaşamış..bizim safiye sultan da buralıymış :)
 

 harika maskeler vardı ama motorla taşıyamayacağımız için plastik,boyanmamış olanlaından bir tane alabildim..
 
 
 
 

                     hala meydana yürüyoruz..arada da ufak meydanlardaki cafelerde dinleniyoruz..

 

                                                            ponte di rialto köprüsü

ponte di rialto köprüsü

günümüzde tek taş kemerli köprü olma özelliğini hala koruyor..daha önce yerinde tahta bir köprü varmış..mimar Antonio de Ponte tarafından 1588-1591 tarihleri arasında yapılmış..

 
 

                                      venedik'in en büyük düzlük alanı San Marco meydanı

 
San Marco Bazlikası
 
ana giriş kapısının üzerinde dördüncü haçlı seferi sırasında, 1204 latin istilasında, istanbul'dan getirilen 4 bronz atın replikasıları var, orjinalleri içerdeymiş ancak biz içeriye girmedik..
 



                                                                  akın foto çekerken..


                                               venedik'in romantik saatlerine geliyoruz :)
          ve dönüşte nehir'in yüzük parmağı da dolar,bu konuda çok bereketli bir gezideyiz:)

 
 
venedik'te aperol spritz içmeyi ihmal etmiyorsunuz..hafif alkollü içimi kolay leziz bir içki, bizimkiler hala nasıl keşfedememiş şaşırtıcı :)
 
 
 
kartpostal gibi sarı tonlar..
 


 

                            ve buraya da ayak basmadık demiyelim diyerek günü bitiriyoruz..